Bir Mekteptir Oruç
70,00 TL
Kategori
Marka
Stok Kodu
9786056753602
Fiyat
70,00 TL + KDV
*7,46 TL den başlayan taksitlerle!
Bir Mekteptir Oruç İhsan Şenocak,
Ramazan’ın son on gününde minârelere, “Elvedâ Ey Şehr-i Ramazan!” mahyâsı asıldığında ya da yanık sesli hafızların, “Elvedâ Ey Şehr-i Ğufrân” ilahileri duyulduğunda her yaştan insanı bir ağlama hâli tutar; ihtiyar ağlar, kadın ağlar, çocuk ağlar, köy ağlar, şehir ağlardı. Hafızların mukâbelelerinin, vâizlerin söz ve üsluplarının konuşulduğu iftar sofralarında, buruk bir sesle, “Bugün de gitti…” derdi âile büyüğü. Son iftarda gözler dolar; herkes, “Seneye yâ nasip…” der; fakat kimse “Bu yıl da Ramazan bitti.” diyemezdi. Zordu, “Ulu Hocamız Ramazan-ı Şerîf gitti…” diyebilmek. Son teravihte câmiler, içinden cenaze çıkan evler gibi hüzne bürünürdü. Ramazan’a “elvedâ” demek kutlu bir insanı Âhiret’e uğurlamak kadar acı gelirdi yüreklere... Tahammülü de, telaffuzu da zordu... Vâiz, Ramazan’la câmiye gelen berekete; çocuk, sokakta her gördüğünde şeker veren ihtiyar amcanın merhametine; sütçü, selamsız geçmeyen mahalle halkının nezaketine; kadın, çorbadaki tuzu mevzu etmeyen beyinin zerâfetine ağlardı. "Elvedâ" ile başlayan cümleler mahyâcının elinde, okuyanların ise boğazında düğümlenirdi.
Ramazan’ın son on gününde minârelere, “Elvedâ Ey Şehr-i Ramazan!” mahyâsı asıldığında ya da yanık sesli hafızların, “Elvedâ Ey Şehr-i Ğufrân” ilahileri duyulduğunda her yaştan insanı bir ağlama hâli tutar; ihtiyar ağlar, kadın ağlar, çocuk ağlar, köy ağlar, şehir ağlardı. Hafızların mukâbelelerinin, vâizlerin söz ve üsluplarının konuşulduğu iftar sofralarında, buruk bir sesle, “Bugün de gitti…” derdi âile büyüğü. Son iftarda gözler dolar; herkes, “Seneye yâ nasip…” der; fakat kimse “Bu yıl da Ramazan bitti.” diyemezdi. Zordu, “Ulu Hocamız Ramazan-ı Şerîf gitti…” diyebilmek. Son teravihte câmiler, içinden cenaze çıkan evler gibi hüzne bürünürdü. Ramazan’a “elvedâ” demek kutlu bir insanı Âhiret’e uğurlamak kadar acı gelirdi yüreklere... Tahammülü de, telaffuzu da zordu... Vâiz, Ramazan’la câmiye gelen berekete; çocuk, sokakta her gördüğünde şeker veren ihtiyar amcanın merhametine; sütçü, selamsız geçmeyen mahalle halkının nezaketine; kadın, çorbadaki tuzu mevzu etmeyen beyinin zerâfetine ağlardı. "Elvedâ" ile başlayan cümleler mahyâcının elinde, okuyanların ise boğazında düğümlenirdi.
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!